27 Nisan 2013 Cumartesi

Okunması Gereken 6 Yerli Roman

Kuşkusuz son zamanların en fazla konuşulan romanı Hande Altaylı’nın yazdığı Kahperengi kitabı. Kitaptan uyarlanarak dizi çekilen roman, okurlarına masalımsı bir aşk hikayesi sunuyor. Küçük bir anadolu kasabasından İstanbul’a uzanan ve ilk kez aşkı tadan Narin’in hikayesini anlatan kitap okurlarına duygusal anlar yaşatıyor.

Ece Temelkuran idealleri peşinde koşan bir yazar. Gerek yazarlığı gerekse gazetecili ile tanınan Ece Temelkuran Düğümlere Üfleyen Kadınlar kitabı ile kadınlara nasıl sevilmesi gerektiğini Ortadoğu geçen mükemmel bir hikaye ile anlatıyor. Özellikle kadın okurlara hitap eden kitap sevmeye dair bir klavuz niteliğinde.

Nazan Bekiroğlu sizi, Nar Ağacı kitabı ile tarih içinde duygusal bir aşk hikayesinin içine sokuyor. Trabzon, Tebriz, Tiflis, Batum ve İstanbul arasında geçen savaşlar ile harmanlanmış dramik hikayelerin içinde hem tarihi öğeleri ve güzellikleri hem de sıcacık aşk hikayeleri bulacaksınız.

Canan Tan o kadar mükemmel bir yazarki klasikleşen bir hikayeden mükemmel bir roman ortaya çıkartabiliyor. Hasret kitabıda bir çok insan için klasik sayılabilecek müslüman bir türk ile bir rum kızının aşkını savaşın acı gerçekleri ile birlikte okurlarına sunuyor.

Tarihi olayları İskender Pala kadar etkileyici anlatan başka yazar pek fazla yok. Efsane kitabı ile de bir zamanların en önemli kişilerinden olan Barbaros Hayreddin Paşayı mükemmel bir şekilde analtıyor ve yine herkesi kendine hayran bırakıyor. Efsane Bir Barbaros Romanı eseri ile Barbaros Hayreddin Paşa ile birlikte tarih içinde bir seyahate çıkacaksınız.

Tavsiye edeceğimiz Türk romanlar listesinin altıncı sırasında Çiğdem Anad’ın Sen Kimsin kitabı var. Çarpıcı hikayesi ile bir anda en çok merak edilen kitaplar listesinin tepesinde yer alan roman kimlik arayışındaki insanlara ışık tutuyor.

25 Nisan 2013 Perşembe

Gül Limanı Oteli - Debbie Macomber

Gül Limanı Oteli - Debbie Macomber
Aslında bu tarz romanlar bana sürekli sıkıcı gelir ve o yüzden okumayı pek tercih etmem fakat günümüzde bir Debbie Macomber fırtınası esiyor ve artık bir kitabını okumak şart olmuştu. Gül Limanı Oteli kulağa hoş geliyordu ve birçok kitap arasında onu okumaya karar verdim. İlk düşüncemde yanılmadığımı anladım.

Kitap için tam huzur kitabı diyebiliriz. Güzel ve sade bir dil ile sade hayatlar anlatıyor. Kitabın sonunu tahmin etmek için sizi yormuyor. Kitabı elinizden bırakmanızı engelleyecek gizemler yok. Okurken tamamen güzel duygular içinde olmanızı amaçlayan sade bir kitap.

Kitap üç karakter üzerine kurulmuş ve bu karakterlerin yolu yeni açılan Gül Limanı Otelinde kesişiyor. Biri eşini kaybeden ve bunun üzerine oteli devralan kadın, diğeri yıllar önce trafik kazası sonrası en yakın dostunu kaybeden ve bu yüzden kendini suçlu hisseden kadın, diğeri ise üvey babası ile geçinemeyen ve bu yüzden kaçıp giden bir adam.

Adam üvey babasının durumumun kötüye gitmesi nedeni ile kasabaya geri dönüyor, kadın ise kardeşi evleneceği için. İkisi de geçmişleri ile yüzleşmek zorunda kalıyorlar.

Bu tarz sadece kitapları sevenler için güzel bir kitap fakat benim gibi bir kitapta gizem yada en azından merak uyandıracak hikaye bekleyenler için pekte tavsiye edilecek bir kitap değil.

17 Nisan 2013 Çarşamba

Özgürlüğün Elli Tonu - E L James

Özgürlüğün Elli Tonu - E L James
Sonunda herkesin konuştuğu ve herkesin tartıştığı en iyi kitaplar listesinde yer alan Grinin Elli Tonu serisini tamamladım ve tamamladığım içinde mutluyum. Fakat büyük ihtimal bu serinin devamı gelir gibime geliyor. Büyük ihtimal de Gray’in gözünden anlatılır hikaye. Tutar mı tutar.

Serinin ilk iki kitabından Ana’nın aşkının sadece lafta kaldığını ve hiçbir fedakarlık yapmadığından şikayet ediyordum. Yazarda bunu görmüş ve serinin sonuna bir fedakarlık eklemiş. Sevdiği adamın üzülmemesi için ölümü göze alması güzel hoş ama bunu yaparken de yazar Gray’in tüm karizmasını bitirmiş bence.

Serinin üçüncü kitabı olan Özgürlüğün Elli Tonu’nda serinin ikinci kitabının sonundaki o kısa bölümden sonra ne olacağını merak ederek başladım. Kitabın başı oldukça sıkıcıydı. Bu kısmı okurken serinin ikinci kitabındaki gibi çok büyütülen tehdidin çok basit bitmesinden korkuyordum. Korktuğumda başıma geldi ve bu bir kez daha bana yazarın yaratıcılık konusunda ne kadar aciz kaldığını gösterdi. Sırf bu yönünü kapatmak için bu kadar sevişme sahnesi eklemesi de anlaşılır hale geliyor.

O kadar para varken bu kadar basit hatalar yapması Gray’in karizmayı çizmiş, bu kadar uzun kitapta anlatırken 2-3 sayfada olayı bitirmesi ile de yazar yine karizmasını çizmiş. Üç kitap sonrada Ana sonunda aşkı için bir şey yapması en azından olumlu. Artık Gray’i gerçekten sevdiğini biliyoruz. Sonunda!

11 Nisan 2013 Perşembe

Karanlığın Elli Tonu - E L James

Karanlığın Elli Tonu - E L James
O kadar fazla konuşulduktan sonra ve o kadar fazla tavsiye edildikten sonra dayanamayıp serinin ilk kitabı olan Grinin Elli Tonu kitabını okumuştum ve fazla hoşuma gitmemişti. Kitabın sonu da beni fazla şaşırtmamış ve beklenilenin aksine ikinciyi okumak için bir istek duymuyordum. Fakat kitap insanları nasıl etkiledi ise üçünü de okumadan yorum yapmama konusunda çok tavsiye aldım diyebilirim.

Serinin ikinci kitabı olan Karanlığın Elli Tonu kitabını da sonunda okudum ve nedense üçüncü kitabı okumak için yine bir istek duymuyorum. Büyük ihtimal baskılara dayanamayarak onu da okuyacağım fakat şimdilik ikinci kitaptan biraz bahsedelim.

Serinin ikinci kitabında da Ana’nın aşkı yine sözde kalıyor ve Gray’e karşı aşkını gösterme konusunda sözleri dışında hiçbir şey yok. Dahası Gray ne isterse tersini yapıyor ve bundan da zevk alıyor. Kitapta Gray’in eskilerinden biri işin içine giriyor ve kitaba biraz heyecan katıyor fakat onun sonu da tam hayal kırıklığı. O kadar güvenlik önlemi, o kadar gizemli olaylar olduktan sonra bu kadar basit son bulması yazarın yaratıcılığının sıfır olduğunu gösteriyor.

Gray yine aşkı için her şeyi yaparken Ana sadece söz vermekten başka bir şey yapmıyor fakat sözlerinde de durduğunu görmek pek mümkün değil. Herkes üçüncü kitapta bir şey yaptığını söylüyor da bu kadar şeyden sonra o da bir şey yapsın artık. Zaten sırf üçüncü kitap okunsun diye kitabın sonuna da gizemli bir hava katmışlar. Umarım onun sonu da bu kitaptaki olay gibi basit kalmaz.

4 Nisan 2013 Perşembe

Aklından Bir Sayı Tut - John Verdon

Aklından Bir Sayı Tut - John Verdon
Son zamanlarda bana en fazla tavsiye edilen kitap John Verdon’un Aklında Bir Sayı Tut kitabı. Çok sürükleyici, katili kesinlikle bulamazsın, katili boşver nasıl işlediği çok kafa karıştırıyor gibi bir çok yorum dinledim ve kitabı okumaya karar verdim.
Kitabın ilk sayfaları biraz sıkıcı geldi. Taki ilk aklında sayı tutma meselesine gelene kadar. Ondan sonra zaten bana ne olduğunu pek anlayamadım ve kitap bittiğinde güneş doğmaya başlamıştı. Kitap okumak zevk için yapılır fakat bazı kitaplar vardır bunu zevkten çıkartıp işkenceye çevirir. Fakat bu iyi anlamda çünkü kitabı elinizden bırakamıyorsunuz ve bırakamayınca sabahlıyorsunuz ve bir sonraki gün uykusuz gözler ile zombi gibi dolaşıyorsunuz.
John Verdon hikayeyi mükemmel kurmuş. Katilden daha çok cinayetleri nasıl işlediğini merak ediyorsunuz. Zaten kitabı okurken katili bulabiliyorsunuz. Katil tek bir hata yapıyor ve normalde bulmanız çok zor fakat yazar bu hatayı fazla vurgulayınca siz de farkediyorsunuz fakat kahramanımız son ana kadar farkedemiyor ne yazık ki.
Dediğim gibi kitabı mükemmel yapan cinayetleri nasıl işlediği. Katil kurbanlara bir mektup gönderiyor ve mektupta onu çok iyi tanıdığını ve bedel ödeme zamanı geldiğini belirtiyor. Dahası ne kadar iyi tanıdığını göstermek için ondan aklında bir sayı tutmasını istiyor. Kurban aklında bir sayı tutup ilave zarfı açtığında karşısında tuttuğu sayıyı buluyor.
Polisiye kitapları seviyorsanız mutlaka okumanız gereken bir kitap. Katili bulmak sorun olmayabilir fakat sayı oyununu nasıl yaptığını bulmanız için kitabın sonunu beklemeniz gerekiyor.