20 Şubat 2016 Cumartesi

Destina – Mine Kırıkkanat


Mine Kırıkkanat sevdiğim yazarlardan bir tanesi. Tarzı ile oldukça hoşuma gidiyor fakat artık eskisi kadar iyi yazamadığı düşüncesini paylaşıyorum. Destina onun son okuduğum kitabı ve bu kitap da bende biraz hayal kırıklığına neden oldu.

Kitap aslında konu olarak oldukça güzel. Olaylar gelecek zamanda geçiyor ve artık Türkiye diye bir yer yok. Türkler Avrupa’nın çeşitli yerlerine yayılmışlar ve tabi gizli serviste de çalışıyorlar. Eski İstanbul’u ve Türkiye’yi konu alan bir konuda Türk ajanlar çalışıyor. Daha Bizans’a kadar uzanan bir efsanenin gerçek olma ihtimali üzerine bir projede görevliler. Yolları Kıbrıs’a kadar düşüyor.

Böyle bilim kurgu içeren bir konu insanda ister istemez bir merak uyandırıyor. Zaten kitap sona kadar gayet güzel ilerliyor ama sonda işler biraz değişiyor. Bir dizi saçmalık sonrası birden sona eriyor. Klasik bir çatışma klasik bir yanılsama klasik bir son. Sonu ilginç kılmak için ajanlar birden salaklaşıyor, yetenekler birden kayboluyor vs. Sanırım kitabı kötü yapan da sadece sonu.

7 Şubat 2016 Pazar

Küçük Prens - Antoine de Saint-Exupery

Küçük Prens - Antoine de Saint-Exupery
Edebiyat dünyasının en ünlü prensi olan Küçük Prens yediden yetmişe herkesin beğenisini kazanmış bir eser diyebiliriz. Kitap okumayı sevip de Küçük Prens okumamış yoktur sanırım aramızda. Hayal gücünü kullanmanın en güzel anlatımını vermektedir. Antoine de Saint Exupery Küçük Prens romanını yazdığında büyük ihtimal tüm dünyayı bu kadar çok etkileyeceğini bilmiyordu.


Kitabımız bir pilotun çocukluk anısı ile başlıyor. Pilot çocukken izlediği bir belgeselden çok etkilenir ve bunu resmine aktarır. Resimde bir fil yutmuş boğa yılanı çizer ve herkese gösterir. Fakat herkes resmi şapkaya benzetir. Çocuk bir türlü yetişkinleri anlamaz ve resim hevesi de öylece kalır. Yıllar geçer ve pilotun uçağı bir çöle düşer. Uçağını tamir etmeye çalışırken bir ses duyar. Ufak bir çocuk onunla konuşmaktadır. Çocuk uzak bir gezegenden geldiğini ve ona bir koyun çizmesini ister. Pilot şaşkın bir halde değişik koyun resimleri çizer ama çocuk hiç birini beğenmez. Sonunda pilot fil yutmuş bir boğa yılanı çizer ve çocuk bunun korkunç olduğunu fil yutmuş bir boğa yılanı değil koyun istediğini söyler. Pilot çocuğun resmini anlamasına çok şaşırır ve böylece mükemmel bir dostluk başlar.


Küçük prens yolculuk hikayesini pilota anlatır ve her anı aslında bir hayat dersidir. İş nedeni ile hayatlarını yok edenler, kibir içinde boğulanlar, kendini beğenmişler vs derken farklı hayat derslerini okuyoruz. Dahası çocuk hem pilota hem de orada tanıştığı hayvanlara da yardımcı olur. Fakat veda vakti geldiğinde pilotun kalbinde kalıcı bir iz bırakır.


Küçük Prens okunması gereken mükemmel bir klasik. Henüz okumadıysanız mutlaka alıp okuyun. İlk başlarda biraz saçma gelebilir fakat yüklü olan anlamları anlamaya çalışırsanız kitabın gerçek değerinin farkına varırsınız.