17 Kasım 2017 Cuma

Başlangıç

Dan Brown kuşkusuz olarak ne yazsa okurum türünde bir yazar benim için. Kitaplarının mükemmel olmasının yanında kitap yazmak için bu kadar fazla emek harcaması beni çok etkiliyor. Günümüzde iki satır üzerinden kitap yazanları gördükçe ona olan saygım daha fazla artıyor.

Dan Brown Başlangıç romanı öncesi de yine oldukça fazla araştırma yapmış. Bu kez bizi İspanya’ya götürüyor ve İspanya’daki eserler ile tanıştırıyor. Bu kez mimariye oldukça fazla önem vermiş ama günümüz teknolojisi ile de mükemmel bir bağ kurmuş.

Kitabın ana karakteri Robert arkadaşının bir cinayete kurban gitmesi sonrasında onun bulduğunu iddia ettiği sırrı ortaya çıkartmak için yapay bir zekanın da yardımı ile maceranın içine atılıyor. Evet, kitapta son zamanlarda çok konuşulan bir yapay zeka var. Tabi açıklanacak olan sır insanoğlu nereden geldi ve nereye gidiyor. Yani tüm dinleri temelden sarsacak olan bir sır. Böyle olunca da çeşitli dini liderlerden tepki çekiyor ve sonunda açıklayamadan öldürülüyor. Robert da ölümden kaçarken bu sırrı bulmaya çalışıyor.

Kitap, klasik bir Dan Brown kitabı gibi baştan sona aksiyon ve gizem barındırıyor. Kitabı iki kerede bitirdim ve ilkinde çok geç olmasa bırakmazdım da. Kitapta hem olaylar nasıl gelişecek diye merak ediyorsunuz, hem de sırrın ne olduğunu. İtiraf etmeliyim ki nereden geldik sorunun cevabı çok açık ama nereye gidiyoruz sorusunun cevabında Dan Brown yaratıcılığını kullanmış.

Henüz okumadıysanız mutlaka okuyun. Başladıktan sonra elinizden bırakmayacaksınız zaten.

24 Eylül 2017 Pazar

Haşırt Dı Bilekbord

Zafer Algöz, Cem Yılmaz ile birlikte takılmaya başladıktan sonra kendisinin mükemmel oyunculuğunun yanında komedyen yanını da görmeye başladık. Bu yüzden kendisinin yazdığı kitap bunu daha da öne çıkartmak yönünden dikkat çekiyor.

Zafer Abi, kitabında kariyeri boyunca yaşadığı anılardan bazılarını anlatmış. Tabi kendisi ünlü olduğu için anıların içindeki isimler de birbirinden ünlü. Onlar ile olan komik anılar sizi oldukça güldürüyor ve eğlendiriyor.

Listede yer alanların çoğunun aramızdan ayrılmış olması aslında bir ironi. Bu yüzden bir taraftan eğlenirken diğer taraftan içinizi bir burukluk kaplıyor. O yüzden kitap komedi mi yoksa dram mı tam tanımlamak mümkün değil.

Bana göre Zafer abi yaz dönemi için mükemmel bir esere imza atmış. Yavaş yavaş okuyabileceğiniz, kısa hikayelerden ve anılardan oluşan mükemmel bir kitap. Herkese tavsiye ederim.

1 Eylül 2017 Cuma

Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali

Türk edebiyat tarihinin en iyi kitaplarından bir tanesi Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sı kuşkusuz. En çok okunan kitap olduğu şuan itibari ile kesin ve gün geçtikçe değeri daha fazla anlaşılıyor ve daha fazla okunuyor. İşin en garip yanı ise böyle bir klasiğe imza atan yazar kendi devleti tarafından işkence çektire çektire öldürülüyor. Tarihimizde o kadar yüz kızartıcı olay var ki, bu da onlardan bir tanesi ne yazık ki.

Kürk Mantolu Madonna kitabını bu kadar güzel yapan aslında çok fazla etken var. Sabahattin Ali’nin öldürülmesinin bunda payı var kuşkusuz. Fakat bu eserin değerini gölgelemeye yetmez. Edebi içeriği kesinlikle tartışılmaz.

Kitap yazıldığı döneme göre inanılmaz cüretkar ve gerçek aşkı mükemmel bir şekilde ele alıyor. Aslında gerçek aşkın gücünü cüretkarlık ile sınıyor. Bu bakımda da aslında türü itibari ile ilk diyebiliriz.

Kitabın dili inanılmaz sade ve kolaylıkla okunuyor. Hikaye zaten oldukça sürükleyici ve her satır ile merak uyandırıcı. Çok tartışılan ve şaşırtan da bir sonu var. Mutlu son ile bitmesi tercih edilirdi ama mutlu son hastalığına yakalanan kitaplardan bir tanesi değil.

Kitabı henüz okumadıysanız okumanızın tam vakti diyebilirim. Böyle bir kitap mutlaka okunması gereken nadir kitaplardan. Bir keresinde ölüm döşeğinde biri ile tanışmıştım. En büyük pişmanlığı aklına gelen o kadar çok okunmamış kitap olduğunu söylemişti. İşte Kürk Mantolu Madonna da böyle bir kitap.

8 Ağustos 2017 Salı

Liseden Arkadaşlar

Herkes gibi bende Selçuk Aydemir’i dizilerinden tanıdım. Kaliteli diziler yapıyor ama nedense dizileri hep kısa soluklu oluyor. Yine de kendisini çok severim ve o yüzden kitaplarını da okuyorum.

Kendisinin bir önceki kitabı olan Mahalleden Arkadaşlar oldukça iyi bir kitaptı. Liseden Arkadaşlar kitabı da bir anlamda bu kitabın devamı niteliğinde. Kahramanlarımız mahalleden liseye taşınıyor ve eğlenceli maceralara orada devam ediyorlar.

Kitap güzel ama Selçuk Aydemir sanırım kitabı dizi senaryosu olarak yazmış ve yayınlayacak bir yapımcı bulamayınca kitap olarak yayınlamış gibi bir his uyandırıyor. Dizi senaryosu gibi ilerliyor hikayeler ve maksat komedi olsun tarzında konuşmalar geçiyor. Özellikle bir çocuğun babası ile yada bir babanın çocuğu ile o şekilde konuşması pek mümkün değil. Ancak filmlerde yada dizilerde olacak şeyler bunlar.

Yani bir anlamda kitabı okurken olaylar dizi gibi gözünüzün önüne geliyor ve dizi izliyormuşsunuz gibi oluyor. Bu açıdan da iyi ama gerçekten merak ediyorum. Dizi olarak mı yazdı yoksa gerçekten kitap olarak mı.

18 Temmuz 2017 Salı

Karışık Kaset

Filmi çıkmasa belkide böyle bir kitaptan hiç haberim olmayacaktı. İzleyecek film bulamayınca izlediğim bir film aslında Karışık Kaset. Filmi izlerken kitaptan beyazperdeye aktarıldığını öğrenince de ilk iş kitabı aldım. Ben öyle hikayeyi bildikten sonra neden okuyorsun diyenlerden değilim. Zaten kitapta her zaman filme göre daha fazla şey yer alıyor.

Karışık Kaset de bu tarz bir kitap. Taman, film güzel ama kitap daha güzel. Daha fazla detay var ve daha fazla duygu yüklü. O yüzden size de kitabı okumanızı tavsiye ederim.

Kitaptaki hikaye oldukça güzel. Zaten herkesin gençliğinde bir karışık kaset hikayesi vardır. Kitap da bunu çok güzel ele almış. Tabi bunu yaparken de zaman içindeki teknolojik gelişmeleri de ufaktan tiye almış. Ama ikilinin arasındaki aşk hikayesi de oldukça ilginç. Ben aslında daha saf bir ilişki bekliyordum ama teknoloji geliştikçe insan ilişkileri de gelişmiş, onu görüyorsunuz. Yani ilk başlardaki o saflık yok sonralarda.

İster filmi izleyerin, ister kitabı okuyun, ister benim gibi ikisini de yapın. Hikaye oldukça güzel ve hangisini yaparsanız yapın pişman olmazsınız. Ama işin derinini inmek isterseniz kitabı tavsiye ederim.

11 Haziran 2017 Pazar

kitap ve ödev

Günümüz öğrencileri aslında çok şanslı. Ellerinin altında internet gibi sonu olmayan bir bilgi kaynağı var ve istedikleri bilgilere kolaylıkla ulaşabiliyorlar. Fakat bizim gençlerimiz bunu öğrenme amaçlı yerine ödev yapma amaçlı kullanıyorlar.

Burada kitap değerlendirmeleri yapınca da ziyaretçilerimiz bir kısmı öğrenciler oldu tabi. Amaçları da sadece kitap özetleri bulmak. Özelden ya da yorum olarak sürekli şu kitabın özeti var mı, bu kitabın özeti var mı gibi sorular geliyor. Yok, dediğinizde de yazsana o zaman diyorlar. Bazıları da hemen yaz, yarına ödevim var bile diyor. Hoş bir öğrencilik hayatları var gibi görünüyor.

Aslında o kitapları okusalar ne güzel şeyler öğrenecekler haberleri yok. Talep ettikleri kitaplar da en güzel kitaplar içinden oluyor. Alıp okusalar, kendilerine çok faydası olacak ama bundan bile haberleri yok. Normal kitapların ders kitapları gibi sıkıcı olmadıklarını bilmiyorlar.

Bana göre öğretmenler bu ödev işini biraz değiştirsinler. Özet olarak olacak bir iş değil bu. Kitabı okuyup, sevdirmeyi amaçlayan ödevler versinler.

20 Mayıs 2017 Cumartesi

Konstantiniyye Oteli


Zülfü Livaneli gerçekten bu işi çok iyi biliyor. Son zamanlarda okurken en fazla keyif aldığım yazarların başında geliyor. Hikayenin yanında sunduğu bilgiler ile de genel kültürünüzü geliştirmenizde yardımcı oluyor. Konstantiniyye Oteli de tam bu tür bir kitap.

Kitapta bir otelde geçen hikaye anlatılıyor ve bunu yaparken de her bir karakter günümüz Türkiye’sinden alınmış. Yani bir anlamda günümüz gelişmelerine inceden göndermeler yapmış ve bunu da mükemmel bir şekilde yapmış. Hem kötü yanlarını açıklıyor, hem de günümüz ile bağlantıyı kuruyor.

Oteldeki karakterleri tek tek tanımaya başlıyorsunuz ve onların hayat hikayelerini kısa kısa okuyorsunuz. Bu da sizi masalımsı bir dünyada günümüz Türkiye’sine sokuyor. Bazı şeyleri daha iyi anlıyorsunuz.

Kitabın diğer güzel tarafı da verdiği tarihi bilgiler. Oldukça ilginç bilgiler var ve bunları öğrenmek bile size yetiyor. Yani bir anlamda kitap kendini başarılı bir şekilde okutuyor.

8 Nisan 2017 Cumartesi

Çalıkuşu - Reşat Nuri Güntekin

Bazen okuyacak o kadar çok kitap olmasına rağmen okuyacak kitap bulamıyorsunuz. Bunu yaşayanlardan bir tanesi benim. Yeni çıkan kitaplardan hayır olmayınca mecburen kütüphaneme dönüp eski kitaplardan kitap seçmeye çalışıyorum.

Böyle bir anda elime Reşat Nuri’nin klasik romanı olan Çalıkuşu geçti. Kitabı en son ne zaman okuduğumu pek hatırlamıyorum ama kitabı elime alınca farklı duygular hissettim. Aklıma tek bir soru takıldı. Çalıkuşu gibi eski kitaplar arasında değerini yitirmeye o kadar fazla kitap var ki. Tekrar tekrar okuyabiliyorsunuz ve okumaktan sıkılmıyorsunuz. Sonra yeni çıkan kitapları düşündüm ve acaba bunlardan kaç tanesinde böyle bir özellik var diye kendi kendime sordum.

Artık günümüzde deneme denilen sosyal medya mesajlarından oluşan kitaplar moda. Yada liselere kadar inen cinsel içerikli sözde aşklar moda. Ne kadar uçuk düşüncesi varsa o kişi yazar olmaya başladı. Yada aynı cümleleri alıp alıp süsleyerek yeniden yazanları yazar yerine koymaya başladık.

Bu yüzden siz siz olun Çalıkuşu gibi klasikleri kütüphanenizden eksik etmeyin. Gün gelir okunacak o kadar çok kitap varken okuyacak bir kitap bulamaz hale gelebilirsiniz. Sonra size bu yeni yetme kitaplar kurtarmaz. Çalıkuşu gibi kitaplar kurtarır. Bu yüzden onlara klasik denirken diğerlerinin bir ay sonra adı bile hatırlanmıyor.

17 Mart 2017 Cuma

Trendeki Kız – Paula Hawkins


Aslında kitap yarım bıraktığım kitaplardan bir tanesi. Çok satılınca merak edip aldım ve okumaya başladım. Fakat inanılmaz sıkıcı geldi. Sürekli alkolik bir kızın tekrar eden hikayesini okuyorsunuz. Sonunda dayanamadım, daha sonra okurum diye yarım bıraktım.

Aradan uzun bir süre geçince kitabın filminin çıktığını duydum. Bunun üzerine kitaba geri dönmeye karar verdim. Gerçekten de kitap iki yarıdan oluşuyor. İlk yarısı oldukça monoton ve sıkıcı. İkinci kısmı ise oldukça akıcı ve kafa karıştırıcı.

Katili bulmak istiyorsanız oldukça zor. Neredeyse hiç ip ucu yok. Zaten hiç beklenmedik birisi çıkıyor. Sanırım kitabı güzel yapanda bu. Çünkü sonuna kadar sürekli bir karmaşanın içinde sürükleniyorsunuz. Her sayfa bitişinde görüşünüz farklı bir yöne kayıyor. Sonunda da hiç beklenmedik biri çıkıyor.

Eğer kitabın başında sıkılıp benim gibi bırakmazsanız ikinci kısmı ile oldukça etkileyici bir kitap.