27 Haziran 2013 Perşembe

Gözlerini Sımsıkı Kapat

Gözlerini Sımsıkı Kapat
Aklında Bir Sayı Tut romanından sonra John Verdon’un tüm romanlarını okumaya karar verdim diyebilirim. Gözlerini Sımsıkı Kapat da serinin ikinci kitabı ve ilk kitaptan pek farkı yok diyebilirim.

Zengin bir ailenin sorunlu kızı düğün gününde kafası kesilerek öldürülünce kızın ailesi süper dedektifimizden olayı çözmek için yardımcı olmasını ister. İlk bakışta cinayet çok açıktır fakat anlaşılamayan ipuçları da mevcuttur. Örneğin katilin kaçtığı yol ansızın sona erer ve cinayet silahını orada bulurlar. Düğünde her şey kaydedilmiştir fakat katil hiç görünmez.

Bunun üzerine dedektifimiz cinayeti araştırmaya başlar ve zamanla işin basit bir cinayet olmadığını anlar. Derinlere indikçe kendisini de tehlikeye atmaya başlar fakat cinayetin temelinde tüm ülkede işlenen seri cinayetlerin nedeni yatar.

Dedektiflik romanlarını sevenler için John Verdon romanları adeta ilaç gibi geliyor diyebiliriz. Bir taraftan katili bulmaya çalışırken diğer taraftan cinayetin nasıl işlendiğini çözmeye çalışıyorsunuz.

15 Haziran 2013 Cumartesi

En Sevdiğim Yazarlar

Son zamanlarda okumaya değer yeni kitaplar bulmak gerçekten zor. Böyle zamanlarda genelde en sevdiğim yazarların okuyamadığım eski kitaplarına yöneliyorum. Bunlardan ilki Cehennem romanı ile yine imdadıma yetişen Dan Brown. Da Vinci Şifresi isimli kitabını okuduğumdan beri hayranıyım ve o zamandan beri çıkan Melekler ve Şeytanlar, Kayıp Sembol kitaplarını da okumuştum. Tam daha eski kitaplarına yönelecekken içinde Türkiye'nin de geçtiği Cehennem romanı ile yetişti. Keşke bu tarz yazarlar yılda 3-4 tane kitap yazabilecek özel yetenekleri olsa.

Yerli yazarlardan ise son zamanlarda Canan Tan dikkatimi çekmeye başladı. Hasret romanını okuduktan sonra ona olan hayranlığım arttı ve tüm romanlarını okuma isteği başladı. Şuan İz isimli romanını aldım ve okumak için sabırsızlanıyorum diyebilirim.

Son zamanlarda ilgimi çeken yazarlardan digger bir isim ise Hande Altaylı. Kahperengi romanı beni çok derinden etkilemişti ve okunması gereken yazarlar listemde yerini aldı. Kitaptan dizi yapıldığını duydum fakat hiç izlemedim. Açıkçası Türkiye'deki dizilerin yersiz uzatılmaları nedeni ile diziyi izlersem kitabın tadını kaçıracağım diye korkuyorum.

Pinkfreud ise artık her genç kızın okuması gereken yazarların başında geliyor. Sorun Bende Değil, Sende ile başlayan ve devam eden kitaplarını çok seviyorum. İnsanın kendi hayatında yaşayıp yüzleşmekten korktuklarını kitapta okuması insana farklı bir his veriyor. Umarım kitaplarına devam eder.

Son olarak kitaplarını elimden bırakamadığım ve her seferinde bir kerede okuyup bitirmek için uğraştığım, uykusuz kaldığım yazar olan John Verdon var. Polisiye romanlarını gerçektne çok seviyorum fakat iki şartım oluyor genelde. Birincisi midenin kaldırabileceği kadar detay olması ve diğeri de yaratıcılık ve gizemin içinde olması. John Verdon'un romanlarında bunları bulmak mümkün. Yaratıcı cinayetler var ve dahası katili bulma oyununa başlamak için ip uçlarını bekleme zorunluluğunuz yok. Eğer çok dikkatli iseniz daha kitabın başlarında katili tahmin edebiliyorsunuz. Öyle zamanlarda da olayın gizemi nedeni ile okumaya merak içinde devam ediyorsunuz.